
İnce Derili veya Savunmasız Narsisizm ile Kalın Derili veya Görkemli Narsisizm: Benzerlikler ve Farklılıklar
Ricardo Bernardi & Mónica Eidlin
Uruguay Psikanaliz Derneği, Montevideo, Uruguay
ÖZET
Bu makale, narsisizmin iki klinik biçimini ve onların psikopatolojik sonuçlarını ele almaktadır:
- İnce derili (savunmasız) narsisizm (VN)
- Kalın derili (görkemli) narsisizm (GN)
Bu iki kavram için kullanılan farklı terimler ve bu terimlerle tanımlanan özellikler gözden geçirilmiştir. Her iki narsisizm türüne ilişkin klinik vakalar incelenerek tanısal özellikleri vurgulanmış, benzerlikleri ve farklılıkları tartışılmış, ayrıca klinik vakaya ek karmaşıklık kazandırabilecek faktörler ele alınmıştır. Utanç ve aşağılanma deneyimlerinin önemi özellikle vurgulanmaktadır.
Bu karşılaştırmalar temelinde, her iki durumda da devrede olan psikodinamik mekanizmalar incelenmiş ve bu mekanizmaların zihinsel işlev seviyeleriyle ilişkisi tartışılmıştır. Sonuç olarak, VN ve GN’nin, benliğin kendini onaylama ihtiyacı ile diğerinin tanınması gerekliliği arasındaki zorlu diyalektik süreci başaramamış yollar olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Narsisizm, kimlik, benlik
GİRİŞ
“Narsisizm” terimi genellikle klinik bağlamda, büyüklük hissiyle kendini aşırı yüceltme eğilimi ve başkalarını fark etmeme veya önemsememe ile ilişkilendirilir. Bu fikirler, konuya dair erken klinik çalışmalarda zaten mevcuttu.
Freud (1931), narsisistik karakteri tarif ederken, kendilerini başkalarına kabul ettiren ve liderlik vasfı taşıyan insanlardan bahsetmiştir. Reich (1933, 1945) ise narsisistik kişiliğin kendini kibir, özgüven ve baskın tavırlarla gösterdiğini belirlemiştir. Narsisistik kişiliklerde, benliği aşırı yüceltme ile başkalarını değersizleştirme eğiliminin birlikte görülmesi, Freud’un metapsikolojik bakış açısıyla da tutarlıdır. Freud’a göre, narsisistik libido ile nesneye yönelen libido iletişim halinde olan iki sistem gibi çalışır; biri arttığında diğeri azalır.
Zamanla, narsisistik patolojiyi açıklamak için farklı yaklaşımlar gelişmiştir. Kohut’a (1977) göre, narsisistik libido, nesneye yönelen libidoya dönüşmez; aksine, ikisi yaşam boyunca kendi yollarında gelişmeye devam eder. Ona göre, ilkel narsisizmde, diğer kişi önemsiz hale gelmez; tam tersine, narsisistik aktarım süreçlerinde (görkemli veya idealleştirme aktarımı gibi) diğer kişi, öznenin bir parçası olarak deneyimlenir ve önemli bir rol oynar.
Bununla birlikte, Kernberg ve Rosenfeld gibi bazı psikanalistler, narsisistik patolojinin temelinde saldırganlık ve ilkel savunma mekanizmalarının yattığını vurgulamaktadır. Rosenfeld (1971), patolojik narsisizmi, her şeyi kontrol eden, kıskanç ve yıkıcı bir benlik yapısı olarak tanımlamaktadır.
Fransız psikanaliz ekolü ise bu konuya farklı bir bakış açısı getirmiştir. Green (1994), narsisizmi "nesnesizleşme" (disobjectalisation) fenomeni üzerinden değerlendirir. O, yaşamsal enerjiyle beslenen narsisizmi (trophic narcissism), yıkıcı ve ölüm dürtüsüyle ilişkili olan narsisizmden (thanatic narcissism) ayırır.
Benzer şekilde, Lacan, narsisizmi arzunun akışını durduran ve tamamlanmışlık yanılsaması yaratan bir yapı olarak ele alır.
İnce Derili (Savunmasız) ve Kalın Derili (Görkemli) Narsisizm Arasındaki Ayrım
Bu makalede, psikanalitik teori ve klinik bağlamda önemli bir ayrım üzerinde durulmaktadır:
- İnce derili (savunmasız) narsisizm (VN)
- Kalın derili (görkemli) narsisizm (GN)
Bu ayrım farklı teorik geleneklere sahip yazarlar tarafından kabul edilse de, uluslararası literatürde yeterince tartışılmamıştır.
Narsisizm üzerine yapılan çalışmaların çoğu, büyüklük hissi (grandiyözlük), benmerkezcilik ve başkalarını küçümseme gibi yönlere odaklanmıştır. Ancak, narsisizmi yalnızca kendini aşırı değerli görme ve başkalarını küçümseme şeklinde ele almak yeterli değildir. Savunmasız narsisizm de narsisistik fenomenlerin bir parçasıdır ve psikopatolojik anlayışımızı genişletir.
Bu nedenle, bu makalede sadece narsisizmin farklı metapsikolojik açıklamalarını karşılaştırmak değil, aynı zamanda bu klinik olguların psikanalitik anlamlarını tartışmak amaçlanmaktadır.
Narsisistik Patolojinin Gelişimi: Tarihsel ve Kavramsal Çerçeve
Narsisistik kişilik bozukluğu üzerine yapılan farklı çalışmalar, iki temel klinik formu ayırt etmektedir:
- Kalın derili (görkemli) narsisizm (GN): Büyüklük hissi, kibir, saldırganlık ve başkalarına üstünlük kurma eğilimiyle karakterizedir.
- İnce derili (savunmasız) narsisizm (VN): Duygusal kırılganlık, aşırı hassasiyet, eleştiriye karşı yoğun tepki verme ve utanç duygularıyla ilişkilidir.
Bu iki formu farklı yazarlar farklı terimlerle adlandırmıştır:
- Rosenfeld (1987a) ve Kernberg (2014): "İnce derili ve kalın derili narsisizm"
- Akhtar ve Thomson (1982), Cooper ve Ronningstam (1992): "Büyüklükçü (grandiyöz) ve savunmasız (gizli) narsisizm"
- Gabbard (1989): "Duyarsız narsisizm ve aşırı tetikte olan narsisizm"
- Russ ve arkadaşları (2008): "Zararlı (malignant) narsisizm ve kırılgan narsisizm"
- Ronningstam (2009): "Kibirli, açık, saldırgan narsisizm ile utanç temelli, çekingen narsisizm"
Bu farklı tanımlamalar, narsisistik kişiliğin sadece kendini yüceltme (grandiyözlük) ve başkalarını küçümseme gibi yüzeysel görünümlerle sınırlı olmadığını gösterir. Narsisistik kişilikte gizli utanç, aşağılık kompleksi, boşluk hissi, kaygı ve düşük özsaygı gibi faktörler de rol oynamaktadır.
İnce Derili (Savunmasız) ve Kalın Derili (Görkemli) Narsisizm Arasındaki İlişki
Bu iki farklı narsisistik yapı arasındaki ilişki konusunda psikanalistler arasında iki temel soru ortaya çıkmaktadır:
- Bu iki tür, farklı hastalar mı temsil ediyor, yoksa aynı hastada bir arada bulunabilir mi?
- Büyüklükçü ve savunmasız özellikler birbirini tamamlayan süreçler mi, yoksa karşıt yönelimler mi?
Rosenfeld (1987b), bu iki türün tamamen farklı hasta gruplarına ait olduğunu öne sürmektedir. Ona göre:
- İnce derili (savunmasız) narsistik hastalar: Hassas, kırılgan, kolayca incinen ve travmalara karşı dayanıksız bireylerdir.
- Kalın derili (görkemli) narsistik hastalar: Başkalarının duygularına karşı duyarsız, ulaşılmaz ve aşırı kıskanç olup, başkalarını sürekli aşağılayan bireylerdir.
Ancak Akhtar (1989, 2000) ve Akhtar & Thomson (1982) gibi araştırmacılar, bu iki yönelimin aynı bireyde bir arada bulunabileceğini belirtmektedir. Onlara göre, büyüklükçü narsisizm genellikle yüzeyde daha görünürdür, ancak derinlerde savunmasızlık ve düşük özsaygı da gizlidir.
Kalın Derili Narsisizm (Büyüklükçü Narsisizm)
Kernberg (1975), büyüklükçü narsisizmin temel özelliklerini şu şekilde sıralamaktadır:
- Kişi, kendini aşırı derecede önemli ve üstün görür.
- Başkalarının hayranlığına bağımlıdır ve reddedilmeye karşı aşırı duyarlıdır.
- Soğuk, mesafeli ve başkalarını manipüle edici davranışlar sergiler.
Caligor, Levy ve Yeomans (2015) ise narsisistik kişilik bozukluğunu şu şekilde tanımlamaktadır:
- Büyüklükçü (açık) narsisizm: Kişi dışa dönük, kibirli ve üstünlük taslayan bir tavır içindedir.
- Savunmasız (gizli) narsisizm: Kişi içine kapanık, düşük özsaygılı ve kırılgandır.
Her iki durumda da yoğun benmerkezcilik, kimlik oluşumunda bozukluklar ve başkalarıyla ilişki kurmada ciddi zorluklar gözlemlenir.
Pincus ve Lukowitsky (2010), büyüklükçü ve savunmasız yönlerin aynı bireyde hem gizli hem de açık şekilde ifade edilebileceğini belirtmektedir. Örneğin, bazı hastalar terapi sürecinde büyüklükçü yönlerini sergilerken, savunmasız yönlerini gizleyebilirler.
Bateman (1998) ise büyüklükçü narsisizm ve savunmasız narsisizm arasında gidip gelmenin hastaların duygusal istikrarlarını bozabileceğini ifade etmektedir.
- Kalın derili (büyüklükçü) yön ağır bastığında, kişi başkalarına karşı saldırgan olabilir.
- İnce derili (savunmasız) yön ağır bastığında, kişi kendi kendine zarar verici düşünceler geliştirebilir.
Britton (2004), büyüklükçü narsisizmin temel özelliklerinden birinin empati eksikliği olduğunu vurgulamaktadır. Bu bireyler, başkalarının duygularını önemsiz görme eğilimindedir ve insan ilişkilerini sadece kendilerini yüceltmek için kullanırlar.
Klinik Vaka: Bay A
Bay A, 27 yaşında, evli ve bir psikiyatrist tarafından terapiye yönlendirilmiştir.
Şikayetleri:
- Yoğun kaygı ve depresyon
- Başkalarından yardım istemekten nefret etme
- Sürekli olarak kendi başına tüm sorunlarını çözmeye çalışma
- Duygularını kontrol edememe ve öfke patlamaları yaşama
Bay A, geçmişte birçok ilişki yaşamış ancak hiçbir ilişkisini uzun süre sürdürememiştir. 21 yaşında şu anki eşiyle tanışmış ve bir aile kurmuştur. Ancak, ilişkilerinde sürekli çatışmalar ve öfke nöbetleri yaşamaktadır.
Aile Geçmişi:
- Annesi ev hanımıdır ve hayatı boyunca başarısızlığa tahammülsüz bir tutum sergilemiştir.
- Babası depresyon geçirmiş ve aileyi terk etmiştir.
- Ailesinin ayrılmasının ardından, Bay A dünyayı tehlikeli bir yer olarak görmeye başlamıştır.
Davranışsal Özellikleri:
- Aşırı çalışarak para kazanma takıntısı geliştirmiştir.
- Annesinin beklentilerini karşılamak için kendisini sürekli baskı altına almaktadır.
- Arkadaşları ve eşi üzerinde kontrol kurmaya çalışmaktadır.
- Başkalarına bağımlı olmaktan korkmaktadır, ancak aynı zamanda yalnız kalmaktan da büyük bir korku duymaktadır.
Bay A’nın psikoterapi sürecinde, hem büyüklükçü hem de savunmasız yönlerinin iç içe geçtiği görülmüştür. Büyüklükçü yönü baskın olduğunda, çevresindeki insanlara karşı kibirli ve küçümseyici bir tavır takınmıştır. Ancak terapi sürecinde, kendini güçsüz ve terk edilmiş hissettiğinde, aşırı savunmasız ve depresif bir hale bürünmüştür.
Bay A’nın Terapi Süreci ve Narsisistik Tepkileri
Bay A, psikoterapiye başladıktan sonra terapistine karşı yoğun ambivalans (kararsızlık ve zıt duyguların bir arada olması) geliştirmiştir.
- Bazı günler, terapistini mükemmel biri olarak görmüş, onun kendisini herkesten daha iyi anladığını düşünmüştür.
- Bazı günler ise, terapistine küçümseyici ve alaycı bir tavırla yaklaşmış, onu yetersiz ve anlamsız biri olarak değerlendirmiştir.
Bu dalgalanmalar, narsisistik hastaların terapistleriyle kurduğu ilişkilerde yaygın olarak görülen bir durumdur.
Bay A’nın terapistini nasıl gördüğü, kendi ruh haline bağlı olarak değişmiştir:
- Özgüveni yüksek olduğunda, terapisti önemsiz bir figür olarak algılamış ve seansları küçümsemiştir.
- Kendini güçsüz hissettiğinde, terapistini güçlü ve ideal bir figür olarak görmüştür.
Bu noktada, Bay A’nın narsisistik savunmaları ortaya çıkmıştır. Örneğin:
- Seanslara geç gelme veya tamamen iptal etme davranışları
- Terapistin söylediklerini küçümseme ve tersleme eğilimi
- Terapistine karşı alaycı, baskın ve aşağılayıcı bir tavır takınma
Terapist ile Hasta Arasındaki Diyalog Örneği
Hasta: İlaçları almayı bıraktım.
Terapist: Psikiyatristinle konuştun mu?
Hasta: Hayır, kendim karar verdim.
Terapist: Geçen hafta seansımıza gelemedin ve hemen ardından ilaçları bırakmaya karar verdin.
Hasta: (Sinirli bir ses tonuyla) Anlamıyorum, ne demek istiyorsun? İlaçları bırakmak istedim, çünkü ilaçlara bağımlı olmak istemiyorum!
Bu noktada, terapist, Bay A’nın bağımsız olma arzusunun aslında yardım ve destek almaya karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğunu fark etmiştir.
Terapistin şu yorumları Bay A’nın agresif tepkisini tetiklemiştir:
- "Destek almaya bağımlı olmaktan korkuyor olabilir misin?"
- "Bu seansa gelmemem seni öfkelendirmiş olabilir mi?"
Bay A, bu yorumları kişisel bir saldırı olarak algılamış ve küçümseyici bir tavırla karşılık vermiştir:
- "Siz beni anlayacak donanıma sahip misiniz acaba?"
- "Bu terapi çok pahalı, sanırım burada zamanımı boşa harcıyorum."
Bu diyalog, narsisistik hastaların terapi sürecinde sergileyebileceği savunmacı ve saldırgan tutumlara iyi bir örnektir.
Bay A’nın Narsisistik Tepkileri ve Terapide Yaşanan Güçlükler
Bay A, terapi sürecinde sürekli olarak büyüklükçü ve savunmasız yönleri arasında gidip gelmiştir.
- Kimi zaman: “Kimseye ihtiyacım yok, her şeyi kendim halledebilirim.”
- Kimi zaman: “Eşim beni terk ederse, tamamen yalnız kalırım ve mahvolurum.”
Bu tür dalgalanmalar, narsisistik hastalarda sık görülen bir durumdur ve terapistin hastanın hem güçlü hem de kırılgan yönlerini anlamasını gerektirir.
Özellikle Bay A’nın şu davranışları dikkate değerdir:
- Eşiyle olan ilişkisini küçümseme: “O bana muhtaç, ben olmasam hiçbir şey yapamaz.”
- Ancak aynı zamanda eşiyle ayrılmaktan korkma: “Eğer beni terk ederse, tamamen yalnız kalırım.”
Burada görüldüğü gibi, Bay A bağımlı olmaktan korkarken aynı zamanda yalnız kalmaktan da aşırı derecede endişelenmektedir.
Bay B’nin Vakası: Savunmasız Narsisizm Üzerine Bir Örnek
Bay B, dışarıdan bakıldığında sessiz, içe dönük ve çekingen bir birey olarak görülmektedir. Ancak, onun psikolojik yapısını incelediğimizde yoğun bir narsisistik hassasiyet ve düşük özgüven göze çarpmaktadır.
Bay B’nin Terapide Anlattıkları
- "İnsanlarla ilişkilerim çok sınırlı."
- "Kendimi sürekli eleştiriyorum, asla yeterince iyi olduğumu düşünmüyorum."
- "Bir şeyleri mükemmel yapmalıyım, yoksa insanlar beni küçümser."
Bay B’nin temel problemi, onay ve takdir arayışına olan aşırı bağımlılığıdır. Ancak, Bay A’nın aksine, Bay B büyüklükçü ve kibirli bir tavır sergilememekte, daha çok içine kapanarak kendini korumaktadır.
Bu vaka, savunmasız narsisizmin nasıl göründüğüne dair önemli bir örnek sunmaktadır:
- Bay A, narsisistik kırılganlığını saldırganlık ve küçümseme ile saklamaktadır.
- Bay B ise narsisistik kırılganlığını çekingenlik ve mükemmeliyetçilik ile saklamaktadır.
Bu iki farklı narsisistik yapı, psikoterapi sürecinde farklı yaklaşımlar gerektirir:
- Büyüklükçü narsisizmde, hastanın saldırgan ve baskın yönleriyle çalışmak gerekir.
- Savunmasız narsisizmde, hastanın aşırı hassasiyetini göz önünde bulundurmak ve ona güvenli bir alan sağlamak gerekir.
Sonuç: Narsisistik Savunmalar ve Psikoterapi Süreci
Bu çalışmada ele alınan iki ana narsisistik yapı şunlardır:
- Kalın derili (büyüklükçü) narsisizm: Kibir, üstünlük hissi, başkalarını küçümseme.
- İnce derili (savunmasız) narsisizm: Hassasiyet, düşük özgüven, eleştiriye aşırı duyarlılık.
Her iki yapıda da, özsaygıyı korumak için geliştirilen farklı savunma mekanizmaları bulunmaktadır:
- Büyüklükçü narsisizmde, kişi bağlantı kurmaktan kaçınarak başkalarını küçümser.
- Savunmasız narsisizmde, kişi kendini geri çekerek eleştiriden kaçınır.
Bu iki yapının anlaşılması, psikoterapi sürecinde hastalara daha uygun yaklaşımlar geliştirmek açısından büyük önem taşımaktadır.
Büyüklükçü ve Savunmasız Narsisizm ile Zihinsel İşlev Düzeyi Arasındaki İlişki
Bu iki narsisistik yapıyı anlamak için kişinin zihinsel işlev düzeyine bakmak faydalı olabilir.
Psikanalitik ve psikiyatrik tanılar genellikle kategorik bir yapıya sahiptir. Yani, bireyler belirli kişilik tiplerine veya bozukluk kategorilerine yerleştirilir. Ancak, son yıllarda psikolojik işleyişin bir spektrum içinde değerlendirilmesi gerektiği fikri ön plana çıkmaktadır.
Kernberg (1970), kişilik bozukluklarının ciddiyetini belirlemek için üç ana değişken tanımlamıştır:
- Kimlik bütünlüğü (sağlam vs. dağınık)
- Savunma mekanizmalarının olgunluğu (olgun vs. ilkel)
- Gerçeklik algısı (bozulmamış vs. bozulmuş)
Bu değişkenlere göre üç temel kişilik organizasyonu belirlenmiştir:
- Nevrotik düzey: Kimlik bütünlüğü korunmuştur, savunmalar olgundur, gerçeklik algısı sağlamdır.
- Sınır (borderline) düzey: Kimlik bütünlüğü zayıftır, ilkel savunmalar kullanılır, gerçeklik algısı dalgalıdır.
- Psikotik düzey: Gerçeklik algısı ciddi şekilde bozulmuştur.
Tipik narsisistik kişilik bozuklukları, genellikle nevrotik ve sınır düzey arasında bir yere yerleştirilmektedir (Kernberg & Caligor, 2004).
Malign (yıkıcı) narsisizm gibi aşırı durumlar, paranoyak, antisosyal veya sadist eğilimlerle birleştiğinde, kişilik yapısı sınır ve psikotik düzeyler arasında gidip gelebilir (Kernberg, 1984, 1986).
DSM-5’te (Amerikan Psikiyatri Derneği, 2013) narsisistik kişilik bozukluğu, değişken ve savunmasız benlik saygısı ile karakterize edilmektedir.
Bu bağlamda, Büyüklükçü Narsisizm ve Savunmasız Narsisizm ayrımı, kişinin zihinsel işleyiş seviyesine göre değerlendirilmelidir.
Büyüklükçü ve Savunmasız Narsisizm Arasındaki Farklılıklar: Klinik Perspektif
Bu iki tür narsisizm, farklı kişilerde veya aynı bireyin farklı zamanlarında ortaya çıkabilir.
Ancak temel farklılıklar şunlardır:
Özellik |
Büyüklükçü Narsisizm (GN) |
Savunmasız Narsisizm (VN) |
Benlik Algısı |
Kendini aşırı güçlü ve üstün görme |
Düşük özsaygı, değersizlik hissi |
Başkalarına Yaklaşım |
Başkalarını küçümseme, baskın olma |
Eleştiriden kaçınma, içine kapanma |
Empati |
Empati eksikliği, başkalarını araçsallaştırma |
Aşırı hassasiyet, başkalarının görüşlerine aşırı duyarlılık |
Tepki Verme Şekli |
Saldırganlık, küçümseme, manipülasyon |
Utanç, geri çekilme, depresyon |
Psikoterapideki Zorluklar |
Terapisti idealize etme veya küçümseme |
Terapide fazla bağımlılık geliştirme veya pasif kalma |
Bu farklılıklar, terapi sürecinde uygulanacak yöntemleri belirlemek açısından büyük önem taşımaktadır.
Klinik Örnek: Bayan C - Savunmasız Narsisizm ve Süperego İlişkisi
Bayan C, Bay B gibi savunmasız narsisizm belirtileri gösteren bir hastadır.
Ancak, onun durumunda aşırı eleştirel iç ses ve süperegonun (üstbenliğin) baskınlığı dikkat çekmektedir.
Bayan C’nin Terapide Anlattıkları
- “Herkes beni takdir ediyor ama ben başarılarımı bir türlü içselleştiremiyorum.”
- “Bazen kendimi bir sahtekar gibi hissediyorum, sanki olduğumdan daha iyiymişim gibi görünüyorum.”
- “Başarılarımın gerçek olmadığını düşünüyorum. Ya şanslıydım ya da başkaları beni yanlış değerlendiriyor.”
Bu vakada, kişinin kendi başarısını içselleştirememesi ve kendini sürekli suçlaması dikkat çekmektedir.
Freud’a göre (1924), baskın süperego ve sadistik (acımasız) üstbenlik, kişinin narsisistik savunmalarını güçlendirebilir ve yoğun bir öz-eleştiri yaratabilir.
Bayan C’nin süperego baskısı, kişisel başarılarını kabul etmesini ve özgüven geliştirmesini zorlaştırmaktadır.
Utanç, Aşağılanma ve Depresyonun Narsisizmle İlişkisi
Hem büyüklükçü hem de savunmasız narsisizmde, utanç ve aşağılanma hissi önemli bir yer tutmaktadır.
Araştırmalara göre, savunmasız narsisizm, yüksek utanç eğilimiyle doğrudan bağlantılıdır (Hibbard, 1992).
- Büyüklükçü narsisizmde kişinin kendine duyduğu hayranlık, utancı bastırır.
- Savunmasız narsisizmde utanç duygusu ön plandadır ve kişi bu duygudan kaçınmak için sosyal geri çekilme davranışı gösterir.
Morrison (1989), narsisistik öfkenin bir savunma mekanizması olarak utanca tepki olduğunu öne sürmektedir.
- Bay A, aşağılanmaya maruz kaldığında öfke patlamalarıyla tepki vermektedir.
- Bayan B, aşağılanmaya karşı kendini geri çekerek tepki vermektedir.
Bu iki farklı tepki tarzı, kişinin narsisistik yapısına bağlıdır.
Sonuç: Narsisizm Türlerini Klinik ve Terapötik Açıdan Anlamak
Bu çalışmada ele alınan iki narsisizm türü şunlardır:
- Büyüklükçü Narsisizm (GN) → Kendini üstün görme, başkalarını küçümseme, saldırganlık.
- Savunmasız Narsisizm (VN) → Düşük özgüven, utanç, içe kapanıklık, aşırı hassasiyet.
Terapide Karşılaşılan Zorluklar:
- Büyüklükçü narsisizmde, hasta terapisti idealize edebilir veya değersiz görebilir.
- Savunmasız narsisizmde, hasta terapiste aşırı bağımlı hale gelebilir veya terapiyi terk edebilir.
Tedavi Önerileri:
- Büyüklükçü narsisizm için: Kişinin empati geliştirmesi ve savunmalarını tanıması sağlanmalıdır.
- Savunmasız narsisizm için: Kişinin özsaygısını artırmasına yardımcı olunmalı ve aşırı utanç hissi azaltılmalıdır.
Sonuç olarak, narsisistik kişilik bozukluklarının anlaşılması ve tedavisi, hastanın bireysel yapısına göre uyarlanmalıdır.
Henüz yorum bulunmamaktadır.
Yorum Yap.